Neredeyse yirmi yıl kadar önce, Romanya’nın başkentinde, büyük ve ağır bir kapının önünde duruyordum. Bu kapı, Bükreş Üniversitesinin giriş kapısıydı. Halkla ilişkiler öğrencisi olarak ilk günümdü. İkinci seçim yoluma başlamak üzereydim. İlkinin yanına yaklaşma cesaretini bile bulamamıştım, çünkü taşımam gerektiğini düşündüğün ezici sorumluluktan korkmuştum.
İşte böyle başladı her şey… Ve on yıldan uzun bir süre müthiş bir adanmışlıkla yolumda ilerledim ve içimdeki güveni besleyen birçok başarı ve kazanım elde ettim. Ta ki yolumun bir sona yaklaştığını hissettiğim güne dek: beni o güne dek beslediği gibi besleyecek, ilerleyebilecek hiçbir yer kalmamıştı. Mesleki olgunluğuma erişmiştim ve artık istediğim kadar zorlanmıyordum. Tek bir konu hariç: takımımla yakından çalışmaktan ve her birinin büyümesine ve en iyi oldukları konuda gelişmesine yardım etmekten oldukça keyif alıyordum. Bunu fark edince, sağa saptım/doğru yola saptım ve işte yeni bir yolun başındaydım. Ve bu yeni yolun aslında hiç de yeni olmadığını fark ettim: ikinci yolumun sonunda, kişisel ve profesyonel olgunluğumla birlikte, ilk seçim yolumu bulmuştum: insanlara, kendilerinin en iyisi olmaları için yardım etmek. İlk başta resmettiğim gibi bir psikolog olarak değil, bir Profesyonel Koç olarak.
Hayatta izlenen yolların, özellikle insanlar çok erken yaşta yol alıyorsa, dolambaçlı olduğunu öğrendim. Ve bu harika hissetmemi sağladı. Aslında, bulunduğum duruma başka türlü gelemezdim. Gitmem gereken yere dümdüz gitseydim, yol boyunca yaşadığım güzel deneyimlerden mahrum kalacaktım; bu deneyimler daha sonra, tutkumu bulduğumda benim için bir anlam ifade etmeye başladı. Her birinin – kalp kırıklıklarım ve yaşadığım zorluklar dahil – hissettiklerimi birleştiren bir yap-boz gibi aniden büyümesi, daha anlamlı bir hayat gibi geldi. Ve elbette, her zaman üzerine ekleme yapmak ve gelişmek için yer var.
Şimdi bu işi yapıyor ve koçluk aracılığı ile insanlara yardım ediyorum.
Son olarak, izlenen yolların değişmesi ve benim gerçek benliğimi sahiplenmem de yolumu daha mutlu bir kişisel yaşama doğru yönlendirdi. Şimdi kocam olan ve anavatanı Türkiye’ye yerleştiğimiz için sayesinde yeni bir kültürü keşfettiğim adamla güzel bir aşk hikayesine girdim. Ve sadece bir yıldan fazla bir süredir, kızımız Alara’nın da aramıza katılmasıyla, bu kez üç kişi olarak hayatı yeniden tanımlıyoruz.